Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Nasıl Gerçekleşti?

Türklerin tarih sahnesine çıkışı Mısırlı, İranlı, Helen ve İbranilerin çıkışı gibi değildir. söz konusu uygarlıklar hakkında yazılı kaynaklar oldukça aydınlatıcı bilgiler verir, arkeologya da bu varlığı parlak örneklerle destekler. Oysa çok eski zamanlarda ortaya çıkan (dilinin yapısı, örgütlü yaşam biçimi ve atçılığı gibi öğelerden anlaşılan) Türk kavmi veya kavimler topluluğu üzerinde isim,menşe , hatta coğrafi mekanın tesbiti konusunda büyük zorluklar yaşanır. Buna rağmen şurası da mümkün değildir. Çünkü Çin, Hind ve İran gibi yerleşik yazıya sahip eski halkaların tarihini yazarken; Türklerin kökeni olan kavimler sık sık söz konusu uygarlıkların siyasi tarihine girmekte ve kendilerinden söz ettirmektedirler . Öyle ki Kuzeyli Hun komşularının kim olduğunu ve tarihi maceralarını tesbit etmeden, Çinlilerin tarihini resmetmek ve tanımlamak mümkün değildir.

Yine aynı şekilde 6.yüzyılda Bizans ve İran tarihini; yani bir bakıma o devrin dünya tarihinin odak noktasını teşkil eden bu iki uygarlığın (Justinianus ve Nüşirevan-ı Adil, yani I.Hüsrev devri) tarihini yazarken olayların kilit noktasında Göktürklerin yer aldığı görülür ve dolayısıyla Göktürkler tarihinin incelemeden iki imparatorluğun arasındaki gerilimi anlamak mümkün değildir. Tarih yazılacağının sorunu da burada başlar. Çünkü Türklerle ilgili tarihi kayıtlar kendine özgü güçlüklerle doludur. Mesela Çin tarihi ve dilinin iyi incelenmemiş ve az bilinen Shang dönemine ait tetkiklerinde ve merkezi Asya’nın Tohar, Sogd gibi Ari kavimlerine ait iyi çözülemeyen kayıtlarda; yine aynı şekilde keski İran filolojisi ve tarihinin eksik tetkikleri ve Sanskrit, Bizans, Ermeni dönemine ait kayıtlarda İlk çağlardan beri tarihin her döneminde görünen ve ihmal edilemeyecek bir unsur olan Türkler hakkındaki bilimsel tasvirler yapabilmek için münakaşalıdır. Kuzey Avrupa ( Germanya, Britanya ) kavimlerinin tarih sahnesine klasik Roma kayıtları, yani Latince eserlerle girdiğini, pek görkemli parçalar olmasa da yardımcı arkeolojik malzemeyle bu iyi işlenmiş bilgilerin tamamlandığını düşünürsek; henüz kendisi karanlk ve az işlenmiş Sinoloji, Hindoloji, eski İran ve bir nebze Slav,Bizans,Ermeni, Arap kaynaklarından Türkler için bilgi edinmenin güçlüğü bir ölçüde anlaşılır. Üstelik saydığımız bu dalların sahini olan Türk dünyası ise bu dallarda yeterli uzman yetiştirmiş ve bu malzeme üzerinde tetkikat yaparak sorunlara eğilmiş değildir. Bu bakımdan İslamiyet öncesi Türk kavimleri; bilhassa Orta Asya ve Maveraünnehir, hatta Kafkasya, Volga boyu ve Yakın doğu’da ağırlıklarını hissettirmekle beraber, malesef düzenli bir tarih yazıcılığının konusu olmamakta ve vuzuha kavuşmuş bilgiler geniş kitlenin tarih bilgisi ve bilincine sunulamamaktadır.

“Türkler olmadan bir dünya tarihi yazmak mümkün değildir.”

 

 

Kaynaklar: Türklerin Tarihi — İlber Ortaylı